Mülkiyeti kendilerine ait olmadığı gerekçesiyle hiçbir kurumun sahip çıkmadığı Osmanlı yadigârı 143 yıllık cami, bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tuttu.
Mülkiyeti kendilerine ait olmadığı gerekçesiyle hiçbir kurumun sahip çıkmadığı Osmanlı yadigârı 143 yıllık cami, bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tuttu. Denizli'nin Çivril ilçesine bağlı Bayat köyünde çatısı delinmiş, kerpiç duvarları yıkılmış, kapısı ve camları kırık tarihî cami bürokrasi kurbanı oldu. Tarihi caminin içiyle dışının görünüşü arasında çok büyük farklılıklar bulunuyor. Minaresi olmayan, sade görünümlü yapı su basmanı seviyesine kadar taş, beden duvarları ise kerpiçle inşa edilmiş. İçindeki dört halifenin adları ve diğer süslemelerle adeta bir hüsn-ü hat müzesini andırıyor. İç duvarında boşlukta duran serviler, laleler karanfiller, narlar, portakallar ve hatla oluşturulan yapraklar gibi bitki motifleri, geometrik, mimari ve sembolik tasvirli süslemeler kullanıldığı görülüyor. Çatının akması sebebiyle hat sanatının güzel örnekleri ve süslemelerin zarar gördüğü, imamın namaz kıldırdığı mihrabın kazıldığı dikkat çekiyor. Caminin ön tarafında bulunan ve bir zamanlar mescit olarak kullanılan bölümse tamamen yıkılmış. Köylüler, devletin kiliseleri restore ederken son tadilatı 70 yıl önce yapılan camiyle ilgilenmediğini söylüyor. Kamu kurumları yetkilileri ise, "Caminin mülkiyeti bize ait değil." diye birbirini suçluyor.
'KİLİSELER RESTORE EDİLİYOR, TARİHÎ CAMİYE NEDEN BAKILMIYOR?'
Köy halkından 72 yaşındaki Faruk Tekdemir, caminin 8-10 yıldır kullanmadığı için bu hale geldiğini ifade ederek, "Burasının hocası da vardı. İmam gitti, burası da bitti. Padişahlar döneminde yapılmış. Selçuklu döneminde yapıldı diyorlar. Yapılsa daha güzel olur, köye bir güzellik gelir." dedi. Caminin Allah'ın evi olduğunu belirten Tekdemir, "Kiliselere bakıyorlar. Bizi vatandaştan saymıyor herhalde devlet, bu camiyi yapmıyor. Bu cami Allah'ın evi." diye konuştu. Bayat Köyü Muhtarı Cevdet Bakdur da caminin restorasyonu için Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne müracaat ettiklerini aktararak, "Bir netice vermedi. Kontrol ettiler, gittiler, 'Tamam yapacağız, bakacağız.' dediler. öyle kaldı. Özel İdare'ye başvurdum, Çivril Müftülüğü ile beraber hareket ettik. o da bir şey olmadı. Bir geçmiş, bir tarih bu, bakılmazsa olmaz, bakılması lazım. Kiliseler kadar değeri yok mu bu caminin? Ne yapalım, bizim buraya kadar sözümüz geçiyor." diye tepki gösterdi.
'ÜÇ BEŞ SENEYE KADAR GÖÇER'
Ramazan Tokdaş da camide 10-15 yıl önce namaz kılındığını söylüyor: "Bakılmıyor, akıyor, kokuyor. Neticede devlet yardımcı olmuyor. Kiliseler kadar değerimiz yoksa devletin gözünde, yapacak bir şey yok yani. Yapılsın istiyoruz, yani en azından namaz kılınmasa bile bir tarihî eser yaşasın, bizim amacımız bu, benim görüşüm bu. Demek ki kiliselere değer verdikleri gibi, başka yerlere değer verdikleri gibi değer vermiyorlar. Biz uç köşede kaldığımız için sesimizi duymuyorlar. Aka aka da bir gün muhakkak göçecek, üç beş seneye kadar göçer yani." şeklinde konuşuyor. Babasının camide 50 yıl imamlık yaptığını anlatan Hüseyin Kuyuldar ise son tamiratı da 70 yıl önce onun yaptırdığını anlatıyor: "Babam bu caminin hocasıydı. İzmir'den iki usta getirdi. Birisi Adem'di, birisinin adını bilmiyorum. Onlara boyattı babam buraları, 70 sene evveli."
İLGİLİ KURUMLAR: MÜLKİYETİ BİZE AİT DEĞİL
Köylüler tarihî caminin restorasyonu için bu kadar mücadele etmesine rağmen ilgili kurum yöneticileri, mülkiyetinin kendilerine ait olmadığı gerekçesiyle Osmanlı yadigârı caminin adeta yıkılmasını bekliyor. Çivril İlçe Müftüsü Himmet Çetin, kayıtlarında böyle bir cami olmadığını ifade ederek, "Tarihî bir eserse bu, Vakıflar'ın himayesinde olan bir yerdir. Bu konunun daha iyi incelenmesi gerekiyor." diyor. Denizli İl Müftüsü Veysel Çakı da caminin mülkiyetinin kendilerine ait olmasının mümkün olmadığını ileri sürüyor: "Tarihî cami olunca Vakıflar'a aittir, tescillidir. Kadrosu da yok oranın. Başka cami yapılmış, bakımsız olması ondan kaynaklanıyor. Cami onarılacaksa Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılacak."
Aydın Vakıflar Bölge Müdürü Selami Katran da Bayat Köyü Camisi'nin mülkiyetinin kendilerine ait olmadığını, bu sebeple herhangi bir müdahaleleri yapamayacaklarını söylüyor: "Onunla ilgili yasa var zaten. Bize daha önce müracaat etmişler. Denizli İl Müftülüğü'ne, 2 Mayıs 2013 tarihinde 1203 sayılı yazıyla, 'İl Müftülüğü marifetiyle yapılması uygundur.' diye cevap vermişiz."
Tarihî camiyle ilgili tek bilimsel çalışmayı yapan Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saim Cirtil, 1870 yılında inşa edilen caminin köy tüzel kişiliğine ait olduğunu, muhtarlığın restorasyon projesi hazırlayacak imkânı olmadığı için âtıl vaziyette ve sahipsiz kaldığını ifade ediyor.
'KİLİSELER RESTORE EDİLİYOR, TARİHÎ CAMİYE NEDEN BAKILMIYOR?'
Köy halkından 72 yaşındaki Faruk Tekdemir, caminin 8-10 yıldır kullanmadığı için bu hale geldiğini ifade ederek, "Burasının hocası da vardı. İmam gitti, burası da bitti. Padişahlar döneminde yapılmış. Selçuklu döneminde yapıldı diyorlar. Yapılsa daha güzel olur, köye bir güzellik gelir." dedi. Caminin Allah'ın evi olduğunu belirten Tekdemir, "Kiliselere bakıyorlar. Bizi vatandaştan saymıyor herhalde devlet, bu camiyi yapmıyor. Bu cami Allah'ın evi." diye konuştu. Bayat Köyü Muhtarı Cevdet Bakdur da caminin restorasyonu için Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne müracaat ettiklerini aktararak, "Bir netice vermedi. Kontrol ettiler, gittiler, 'Tamam yapacağız, bakacağız.' dediler. öyle kaldı. Özel İdare'ye başvurdum, Çivril Müftülüğü ile beraber hareket ettik. o da bir şey olmadı. Bir geçmiş, bir tarih bu, bakılmazsa olmaz, bakılması lazım. Kiliseler kadar değeri yok mu bu caminin? Ne yapalım, bizim buraya kadar sözümüz geçiyor." diye tepki gösterdi.
'ÜÇ BEŞ SENEYE KADAR GÖÇER'
Ramazan Tokdaş da camide 10-15 yıl önce namaz kılındığını söylüyor: "Bakılmıyor, akıyor, kokuyor. Neticede devlet yardımcı olmuyor. Kiliseler kadar değerimiz yoksa devletin gözünde, yapacak bir şey yok yani. Yapılsın istiyoruz, yani en azından namaz kılınmasa bile bir tarihî eser yaşasın, bizim amacımız bu, benim görüşüm bu. Demek ki kiliselere değer verdikleri gibi, başka yerlere değer verdikleri gibi değer vermiyorlar. Biz uç köşede kaldığımız için sesimizi duymuyorlar. Aka aka da bir gün muhakkak göçecek, üç beş seneye kadar göçer yani." şeklinde konuşuyor. Babasının camide 50 yıl imamlık yaptığını anlatan Hüseyin Kuyuldar ise son tamiratı da 70 yıl önce onun yaptırdığını anlatıyor: "Babam bu caminin hocasıydı. İzmir'den iki usta getirdi. Birisi Adem'di, birisinin adını bilmiyorum. Onlara boyattı babam buraları, 70 sene evveli."
İLGİLİ KURUMLAR: MÜLKİYETİ BİZE AİT DEĞİL
Köylüler tarihî caminin restorasyonu için bu kadar mücadele etmesine rağmen ilgili kurum yöneticileri, mülkiyetinin kendilerine ait olmadığı gerekçesiyle Osmanlı yadigârı caminin adeta yıkılmasını bekliyor. Çivril İlçe Müftüsü Himmet Çetin, kayıtlarında böyle bir cami olmadığını ifade ederek, "Tarihî bir eserse bu, Vakıflar'ın himayesinde olan bir yerdir. Bu konunun daha iyi incelenmesi gerekiyor." diyor. Denizli İl Müftüsü Veysel Çakı da caminin mülkiyetinin kendilerine ait olmasının mümkün olmadığını ileri sürüyor: "Tarihî cami olunca Vakıflar'a aittir, tescillidir. Kadrosu da yok oranın. Başka cami yapılmış, bakımsız olması ondan kaynaklanıyor. Cami onarılacaksa Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılacak."
Aydın Vakıflar Bölge Müdürü Selami Katran da Bayat Köyü Camisi'nin mülkiyetinin kendilerine ait olmadığını, bu sebeple herhangi bir müdahaleleri yapamayacaklarını söylüyor: "Onunla ilgili yasa var zaten. Bize daha önce müracaat etmişler. Denizli İl Müftülüğü'ne, 2 Mayıs 2013 tarihinde 1203 sayılı yazıyla, 'İl Müftülüğü marifetiyle yapılması uygundur.' diye cevap vermişiz."
Tarihî camiyle ilgili tek bilimsel çalışmayı yapan Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saim Cirtil, 1870 yılında inşa edilen caminin köy tüzel kişiliğine ait olduğunu, muhtarlığın restorasyon projesi hazırlayacak imkânı olmadığı için âtıl vaziyette ve sahipsiz kaldığını ifade ediyor.
Yorum Yazın