© Haber Acıpayam 2022

Astım, Türkiye’de her 12 yetişkin ve 8 çocuktan birinde görülüyor

Nefes darlığı, soluk alıp verirken ıslık sesi çıkması, özellikle sabaha karşı artan öksürük, göğüste sıkışma ve batma hissi gibi belirtilerle ortaya çıkan astım, Türkiye’de her 12 yetişkin ve 8 çocuktan birinde görülüyor. Yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltan hastalık, uygun tedavi ve yakın takip sayesinde kontrol altında tutulabiliyor.


Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Özgür İnce, astım ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Dr. İnce, "Astım, hava yollarının ataklar (krizler) halinde gelen tıkanmaları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Astımda hava yollarında mikrobik olmayan bir iltihap vardır. Bu nedenle hava yolu duvarı şiş ve ödemlidir. Bu durum akciğerlerin uyaranlara aşırı duyarlı olmasına neden olur. Toz, duman koku gibi uyaranlar ile hemen öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar. Krizde hava yollarını saran kaslar (adaleler) kasılır, ödem ve şişlik artar, ilerleyen iltihapla birlikte hava yolu duvarı kalınlaşır. Hava yollarındaki salgı bezlerinden kıvamlı bir mukus (ifrazat-balgam) salınır. Tüm bunlar hava yollarını önemli ölçüde daraltır ve havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Bu durum kendini artan öksürük, nefes darlığı, hırıltı, hışıltı ile kendini gösterir. Astım her yaştan bireyi etkileyebilen ve kontrol altına alınamadığında günlük aktiviteleri ciddi olarak sınırlayabilen kronik (müzmin) bir hastalıktır" dedi.


Astımda erken ve doğru teşhisin önemine değinen Uzm. Dr. Özgür İnce, "Solunum fonksiyon testleri, görüntülemeler önemlidir. Yeterli bir tedaviyle astım hastalığı kontrol altına alınabilir, tedavi hastalığın o anki şiddetine ve şartlara göre değişir. Tedavi edilmediği sürece, ölüme kadar gidebilen ciddi solunum problemlerine ve diğer sistemik hastalıkların tetiklenmesine neden olabilir. Sonuç olarak astım kronik, sebep olan etkenlerle tetiklenebilen dolayısıyla önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak erken teşhis çok önemlidir. Çocukluk yaş grubunda da sık görüldüğünden, çocuklarda sık enfeksiyon geçirme veya büyüme-gelişme geriliği veya çabuk yorulma gibi durumlarda mutlaka hekim tarafından kontrol edilmelidir. Geç teşhis alan ve ileri yaşta ortaya çıkıp tedavisi geciken astım, çeşitli kalp ve damar hastalıklarına sebep olabilir. Erişkinde sebepsiz öksürük, toz -koku hassasiyeti durumunda astım açısından değerlendirme yapılmalıdır" diye konuştu.



Astım hastaları ve kent yaşamı


Uzm. Dr. İnce şöyle devam etti:


"Kent hayatında sanayileşme ile birlikte çarpık yapılaşma, beton yığınlarının arasında ağaçtan çiçekten böcekten uzak büyüme ve yaşama, binlerce yıldır küçük küçük nakış işler gibi gelişmiş olan immün (bağışıklık) sistemin bir nevi şaşırmasına, dengesinin bozulmasına neden olmaktadır. Bundan dolayıdır ki, alerji ve alerjik hastalıklara çağın hastalığı gibi sıfatlar yapıştırılır. Genelde duyduğumuz ‘eskiden bu kadar yoktu’ ifadesinin altında bu durum yatar. İlginçtir ki, çiçek, polen akar, küf, maya alerjileri bu ortamlardan zengin olan kırsaldan çok şehir merkezlerinde gözlenir. Astım da büyük çapta alerjiyle alakalı hatta direkt immün sistem ile ilişkili olduğundan, kişinin yaşamakta olduğu ortamla direkt bağlantılıdır. Şehir hayatında yaşayan hastaların özellikle hava kirliliğine, çok rüzgarlı havalarda tozlu ortamlara, ani ısı değişikliklerinin olduğu hava şartlarına dikkat etmeleri gerekir."



Ev akarı alerjisi olanların alması gereken önlemler


Ev akarı alerjisi olanların alması gereken önlemlerden bahseden Dr. İnce şu bilgileri verdi:


"Ev akarı, diğer adıyla mite alerjileri, gözle görülmeyecek kadar küçük canlıların insan cilt döküntüleriyle beslenmeleri, pamuklu, yünlü sıcak karanlık ve nemli ortamları seçmelerinden dolayı daha ziyade evlerde yatak odalarında halı kilim ve masa örtüleri, kalın perdeler, çocuk pelüş oyuncakları gibi alanlarda yerleşip çoğalırlar. Bu canlıların atıklarının soğumasıyla da akar alerjileri ortaya çıkar. Alerjik rinit, ciltte kaşıntılı döküntülerden astım ve kronik sinüzite kadar bir çok hastalığa sebep olabilirler. Aslında potansiyel olarak herkeste alerji olabilir. Alerjik reaksiyon görülmesinde genetik, çevresel faktörler, yaşanılan ortam, beslenme, kullanılan ilaçlar hatta stres bile etken olabilir. Son yıllarda genetik incelemeler artmakta birlikte özellikle beslenme üzerinde çalışmalar fazladır. Besinlerin bozulmaması için emülgatör denilen katkı maddeleri kullanılır, tüm market ürünlerinde neredeyse vardır, baharatlı çerezler, gazlı içecekler, doğası bozulmuş buğday ve şeker içeren besinler bağırsak florasını bozarak alerjik reaksiyonlara sebep olabilmektedir. Alerjiden korunmak için ilk kural alerjen madde biliniyorsa ondan kaçınmaktır. Ev akarı, neme bağlı küf maya mantarlardan kaçınmak için bir takım ev temizlik aletleri kullanılabilir."

İlginizi Çekebilir

Termeye yeni endoskopi ünitesi: Hastalar ilçe dışına gitmek zorunda kalmayacak

Samsun Terme Devlet Hastanesi’nde endoskopi ünitesi hizmete girdi. Yeni açılan ünite ile hastalar ilçe dışına gitmek zorunda kalmayacak.

Uzmanından diş gıcırdatma ve çene sıkma uyarısı

DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Diş Hekimi Jale Demir, Ağız Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Dünya Diş Hekimliği Günü dolayısıyla diş gıcırdatma ve çene sıkma olarak bilinen bruksizm tedavisi hakkında yapılması gerekenleri anlattı.

Fethiyedeki hastanede 7 ayda bin hastaya anjiyo yapıldı

Fethiye Devlet Hastanesi Koroner Anjiyografi Ünitesi’nde 7 aylık süreçte hizmet verilen vaka sayısının bine ulaşması pasta keserek kutlandı.

Dünya Diyabet Gününde şeker ölçümü yaptılar

Samsun’da, ’Dünya Diyabet Günü’ dolayısıyla kurulan stantta vatandaşlara ücretsiz şeker ölçümü yapıldı.

Diyabet yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebiliyor

DENİZLİ (İHA) – Denizli Özel Egekent Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Bilge, diyabetin dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunu haline gelen ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen hastalık olduğunu belirtti.

MEAHta Organ ve Doku Bağışı Haftası farkındalık etkinliği düzenlendi

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3-9 Kasım Organ ve Doku Bağışı Haftası kapsamında organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla bilgilendirme standı açıldı. Organ ve Doku Nakil Koordinatörlüğü ekibi tarafından kurulan stant, Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğrencilerinin desteğiyle hizmet verirken, hastane yönetimi ve sağlık personeli de etkinliğe katılım gösterdi.

TÜM HABERLER