Denizli Emniyet Müdürlüğü’nün maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının sportif aktivitelerle değerlendirerek fiziksel ve ruhsal gelişimine katkıda bulunmak amacıyla 220 çocuk, 20 futbol takımıyla başlattığı “Hayata Pas Ver”...
Denizli Emniyet Müdürlüğü’nün maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının sportif aktivitelerle değerlendirerek fiziksel ve ruhsal gelişimine katkıda bulunmak amacıyla 220 çocuk, 20 futbol takımıyla başlattığı “Hayata Pas Ver” projesi büyük bir toplumsal destekle devam ediyor. Projeyi başlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın koruma müdürlüğünden Denizli Emniyet Müdürlüğü'ne atanan Zeki Bulut , TRT Haber'de 'İnci Ertuğrul ile Haber Tadında' adlı programa katıldı. Programda proje hakkında bilgi veren Bulut, modern toplumlarda gelişmiş ülkelerde kolluk deyince oluşmuş bir suç değil suç olmadan yapılan mücadelenin akla geldiğini söyledi. Bulut, “Önleyici hekimlik gibi bir şey bu. ‘Kahvenin bahane’ olduğu gibi bizim projemizde de futbol bahanedir. Futbol dünyanın en büyük sektörlerinden biridir. Bu yaştaki çocukları bir arada tutabilecek en güzel unsur ve tutkal futbolu tercih ettik. Bu aysbergin görünen tarafıdır. Görünmeyen tarafı sosyal sorumluluk projesidir.” dedi.
Çocukları sadece ‘futbol oynasın’ diye seçmediklerini ifade eden Bulut, “Başlamadan bir ay çocukları doğru seçebilme mücadelesi verdik. Denizli’de göçten kaynaklı bazı mahalleler var. Taban olarak buraları seçtik. Okullarla muhtarlarla polis merkezleriyle en tabanlardakini bularak neticesini daha iyi alalım diye çalıştık. Çünkü yaşadıkları ortamda her türlü yoksunluk bulunuyor. Evinde mahallesinden daracık dünyalarında yaşıyor. Daha sonra ufku da daralmaya başlıyor. Eninde sonunda o ortamda okumak onun için bir eziyete dönüşüyor. Çalışarak kendi mücadelesini verebilmeyi düşünüyorlar. Yeterli bir eğitim olmayınca iş bulmakta zorlanıyor. Bir şekilde suça bulaşmaya başlıyor. Bunun yüzdesi ne yazık ki çok fazla. Biz bunu engelleme mücadelesini vermeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
220 öğrenciyle 20 takım kurarak başlattıkları projenin 23 Nisan haftasında biteceğini turnuvaların devam ettiğini dile getiren Bulut, “Sloganımız ‘bir çocuktan bir aile, bir aileden bir mahalle’dir. 220 aileden bütün Denizli’ye ulaşabiliriz diye düşündük. Şu anda hakikatten ulaştık gibi.” şeklinde konuştu. Projede bulunan çocukları ve aileleri bilimsel olarak takip ederek değerlendirme yapılması için Pamukkale Üniversitesi’nde psikolojik, sosyoloji, pedagoji, halk sağlığı ve spor bilimleri bölümlerinin hocalarını görevlendirildiğini bunların kendi alanlarıyla ilgili tez çalışması yapacaklarını anlatan Bulut, projeyle toplumun her kesimini içine çekmeye çalıştıklarını vurguladı. Bulut sözlerine şöyle devam etti: “Projelerde genelde kişi sayısı 20 ile 50 arasına kişi değişir. Onun üstündeki rakamlarda sıkıntı yaşanır. Biz 20 takım kurarak kümeleştirdik. Her takımın başında bizim ‘kulüp başkanı’ dediğimiz milyonlarca dolarlık ihracat yapan bir işadamı bulunuyor. Önce benim ricamla başladılar. Ama şu an onlar beraber evlerini ziyaret ediyorlar, havuza, sinemaya gidiyorlar. Her takımın başında bir koordinatör emniyet şube müdürü var. Her takımda üniversitenin spor bilimlerinden iki öğrencimiz var. Onlar teknik direktörleri. Bir abi ve abla olarak ocuklar onları bir model olarak görüyorlar. Onların nezdinde üniversitenin ne olduğunu tanıyorlar. Yapı güçlü olunca sağlam gidiyor."
Çocuklara büyük hedefler koyduklarını proje sonunda onlardan kopmak istemediklerini sözlerine ekleyen Bulut şunları kaydetti: “6 Eylülde Türkiye - Andorra maçına çocukları getireceğiz. Çocuklardan tek şartımız olmazsa olmazımız dersleri. ‘Notlarında düşüş olursa takımdan çıkartırız’ diyoruz. İnanılmaz korkuyorlar bundan. Çok çalışıyorlar. Bununla ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü’nden düzenli rapor alıyoruz. ‘Nasıl bu kadar çocuklar değişti anlayamıyoruz’ diye olumlu tepkiler alıyoruz.”
Çocukları sadece ‘futbol oynasın’ diye seçmediklerini ifade eden Bulut, “Başlamadan bir ay çocukları doğru seçebilme mücadelesi verdik. Denizli’de göçten kaynaklı bazı mahalleler var. Taban olarak buraları seçtik. Okullarla muhtarlarla polis merkezleriyle en tabanlardakini bularak neticesini daha iyi alalım diye çalıştık. Çünkü yaşadıkları ortamda her türlü yoksunluk bulunuyor. Evinde mahallesinden daracık dünyalarında yaşıyor. Daha sonra ufku da daralmaya başlıyor. Eninde sonunda o ortamda okumak onun için bir eziyete dönüşüyor. Çalışarak kendi mücadelesini verebilmeyi düşünüyorlar. Yeterli bir eğitim olmayınca iş bulmakta zorlanıyor. Bir şekilde suça bulaşmaya başlıyor. Bunun yüzdesi ne yazık ki çok fazla. Biz bunu engelleme mücadelesini vermeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
220 öğrenciyle 20 takım kurarak başlattıkları projenin 23 Nisan haftasında biteceğini turnuvaların devam ettiğini dile getiren Bulut, “Sloganımız ‘bir çocuktan bir aile, bir aileden bir mahalle’dir. 220 aileden bütün Denizli’ye ulaşabiliriz diye düşündük. Şu anda hakikatten ulaştık gibi.” şeklinde konuştu. Projede bulunan çocukları ve aileleri bilimsel olarak takip ederek değerlendirme yapılması için Pamukkale Üniversitesi’nde psikolojik, sosyoloji, pedagoji, halk sağlığı ve spor bilimleri bölümlerinin hocalarını görevlendirildiğini bunların kendi alanlarıyla ilgili tez çalışması yapacaklarını anlatan Bulut, projeyle toplumun her kesimini içine çekmeye çalıştıklarını vurguladı. Bulut sözlerine şöyle devam etti: “Projelerde genelde kişi sayısı 20 ile 50 arasına kişi değişir. Onun üstündeki rakamlarda sıkıntı yaşanır. Biz 20 takım kurarak kümeleştirdik. Her takımın başında bizim ‘kulüp başkanı’ dediğimiz milyonlarca dolarlık ihracat yapan bir işadamı bulunuyor. Önce benim ricamla başladılar. Ama şu an onlar beraber evlerini ziyaret ediyorlar, havuza, sinemaya gidiyorlar. Her takımın başında bir koordinatör emniyet şube müdürü var. Her takımda üniversitenin spor bilimlerinden iki öğrencimiz var. Onlar teknik direktörleri. Bir abi ve abla olarak ocuklar onları bir model olarak görüyorlar. Onların nezdinde üniversitenin ne olduğunu tanıyorlar. Yapı güçlü olunca sağlam gidiyor."
Çocuklara büyük hedefler koyduklarını proje sonunda onlardan kopmak istemediklerini sözlerine ekleyen Bulut şunları kaydetti: “6 Eylülde Türkiye - Andorra maçına çocukları getireceğiz. Çocuklardan tek şartımız olmazsa olmazımız dersleri. ‘Notlarında düşüş olursa takımdan çıkartırız’ diyoruz. İnanılmaz korkuyorlar bundan. Çok çalışıyorlar. Bununla ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü’nden düzenli rapor alıyoruz. ‘Nasıl bu kadar çocuklar değişti anlayamıyoruz’ diye olumlu tepkiler alıyoruz.”
Yorum Yazın