Denizli Cerrahi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Dündar Güngör, Dünya sağlık örgütünün kronik yaş sınıflandırmasında güncellemeye gittiğini, artık 65 yaşa kadar gruplandırılan insanların genç sınıfında sayıldığını vurgulayarak, yaşlılığın bir hastalık olmadığını, yaşlılıkta sık görülen hastalıklarını ve bunlardan korunmanın yollarını anlattı.
Dr. Güngör, günümüzde 65 yaş ve üzeri kişilerin artık yaşlı olarak nitelendirileceği insanların sayısının giderek arttığını ifade etti. Son zamanlarda özellikle tıp alanında yaşanan gelişmelerin insan ömrünün uzatılmasına yardımcı olduğunu belirten Dr. Güngör, bireylerin daha sağlıklı beslenerek ve düzenli spor yaparak yaşam kalitelerini arttırdığını belirtti. Dr. Güngör, yaşlı kategorisinde değerlendirilecek olanlar için yaşlılık hastalıkları neler olduğunu, kimlerin yaşlılık hastalıklarına yakalandıklarından bahsederek, “Teknoloji ve bilim geliştikçe insan yaşam süresinin uzadı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kronik yaş sınıflandırmasında güncellemeye giderek artık 65 yaşa kadar gruplandırılan insanları genç kategorisine aldı. Sınıflandırmaya göre, 0-18 yaş arası ergen, 18-65 yaş arası genç, 65-74 yaş arası: genç-yaşlı, 74-84 yaş arası yaşlı, 85 yaş ve üzeri çok yaşlı kabul edilecek” dedi.
“Yaş ilerledikçe bazı hastalıklara yakalanma riski artabiliyor”
DSÖ’nün artık 65 yaş üstü artık yaşlı olarak kabul etmediğini dile getiren Dr. Güngör, açıklamasında farklı bir noktaya da temas ederek yaşlılığın bir ‘hastalık’ olmadığının altını çizdi. Dr. Güngör, “Tabii ki herkesin 65 yaşından sonra aynı şikayetleri yaşaması söz konusu değil ancak yine de bu yaşla birlikte artık belirli önlemleri ve kontrolleri atlamamak gerekiyor. Burada unutulmaması gereken yaşlılığın bir hastalık olmadığı ve düzenli bir yaşam ve kontrollerle şikayetlerin azaltılabileceği. Öyle ki bu yaşlarda ortaya çıkan birçok şikayet ‘yaşlılıktandır’ diye ötelenirken aslında temelinde tedavisi gerekli olan birçok başka hastalık oluşturabiliyor. Yaşlılık standart şikayetleri olan bir hastalık değil. Sadece yaş ilerledikçe bazı hastalıklara yakalanma riski artabiliyor” diye konuştu.
“Diyabetten korunmanın en iyi yolu sağlıklı ve doğal beslenmek”
Yaş ilerledikçe insan vücudunun yıpranmalara uğradığına dikkat çeken Dr. Güngör, diyabet, hipertansiyon, kemik erimesi gibi kronik hastalıkların diğerlerine göre daha sık görüldüğüne dikkat çekti. Teknolojiyle birlikte insanlardaki refah seviyesinin de arttığına dikkat çeken Dr. Güngör şunları söyledi:
“Son zamanlarda dünyada refah seviyesi arttıkça, tip 2 diabet dediğimiz hastalık grubu hızla artmaya başladı, kısa mesafelerde bile araç kullanımı, besin maddelerine kolayca ulaşabilmesi, aşırı hazır gıdayla beslenme bu hastalığın artmasının sebeplerinin başında geliyor. Diyabetten korunmanın en iyi yolunun sağlıklı ve doğal beslenmek olduğu unutulmaları. Yaşam stilindeki iyileştirmeyle daha sağlıklı ve verimli bir hayat sürülebilir. Burada beslenmeden egzersize kadar geniş bir yelpazeden bahsediyoruz. Karbonhidrat içeren besinlerden kaçının. Daha çok sebze ağırlıklı beslenin ve mutlaka hareketli bir hayat yaşayın. Fiziksel egzersizleri ihmal etmeyin. Sık sık hekimlere giderek kontrollerinizi yaptırın. Hekiminizin tedavide kullandığı ilaç veya insülin tedavisini düzenli kullandıkça diyabetin sizin hayatınızı olumsuz etkilemesinin önüne geçmiş olacaksınız.”
Hipertansiyonda beslenmenin düzenlenmesi çok önemli
Yaş ilerledikçe hipertansiyon riskinin arttığını ifade eden Dr. Güngör, bu hastalığın sebep sonuç ve tedavisini de anlatarak, “Hipertansiyon ani felç ve beyin kanamalarına sebep olabilir. Dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Çok genç yaşta hipertansiyon hastalarıyla karşılaşmaya başladık. Genetik olmasının yanı sıra, kilo fazlalığı, hareketsizlik, stresli yaşam, sigara ve alkol kullanımı bu hastalığın önde gelen risk faktörleri arasında yer alıyor. Hipertansiyonda da beslenmenin düzenlenmesi çok önemli. Tuzdan uzak durmanız gerekiyor. Stres bu hastalığın en büyük sebebi. Stres yönetiminizi çok iyi yapmanız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Kemik erimesine dikkat!
İlerleyen yaşlarda tüm vücutta hissedilen ağrı şikayetiyle kendilerine çok fazla hastanın geldiğini vurgulayan Dr. Güngör, “Tüm vücutta ağrı, zaman zaman halsizlik şikayetiyle bize gelen belirli yaş üstü birçok hastamızda kemik erimesi tespitinde bulunuyoruz. Genetik yatkınlığın yanı sıra, yaşlılık ve yetersiz kalsiyum, fosfor ve D vitamini alımı da bu rahatsızlığa sebep olabiliyor. Sürekli egzersiz yapan ve yaşı ileri bile olsa çalışan insanlarda bu hastalığı pek görmüyoruz. Hobi olarak da olsa yaşınız ne olursa olsun küçük işlerle uğraşın ve egzersiz yapın. Günde bir kase yoğurt, bir bardak süt içerek vücudunuzun ihtiyaç duyduğu kalsiyumu alarak kemik erimesinin oluşumuna engel olabilir ve var olan rahatsızlığı durdurabilirsiniz” dedi.
Uzmanından ‘korona’ uyarısı
Dünya gündemindeki hastalıklara da değinen ve birkaç yıl önce H1N1 virüsünün salgın olarak dünyayı etkilediğini, bu günlerde de ‘korona’ virüsünün tehlike oluşturduğunu hatırlatan Dr. Güngör, “Farklı farklı virüsler bulunduğumuz ortamlarda mevcut. Birisiyle temas ettiğinizde elinizi mutlaka yıkayın ve asla elinizi yüzünüze götürmeyin. Bağışıklık sisteminizin güçlü kalması için beslenmenize ve dinlenmenize dikkat edin. Bol su tüketin. Sebze meyve ağırlıklı beslenin. Salgınla yayılan virüsler bulunduğumuz ortamlarda mutlaka olacaktır. Temizlik ve beslenme şartlarımızı iyileştirerek hastalıklara karşı daha dirençli olmak bizim elimizde” diye konuştu.
Yorum Yazın